Faiz oranlarının yönü ve gidişatı, ilk indirimin zamanlamasından daha fazla önem taşımaktadır: UBS
2024’ün başından bu yana yatırımcıların ana odak noktası Federal Rezerv’in faiz oranlarını tam olarak ne zaman düşüreceğini belirlemek oldu.
Başlangıçta Mart ayı bu düşüş için olası bir zaman olarak görülürken, bir dizi olumsuz ekonomik raporun ardından beklenti Haziran ayına kaydı. Şu anda, aynı raporlar nedeniyle, UBS’deki finans uzmanları hala Eylül ayında bir düşüş öngörmesine rağmen, yıl içinde gerçekleşmesi halinde Aralık ayında bir düşüş gerçekleşme olasılığı artmıştır.
Bununla birlikte, UBS analistlerine göre yatırımların geleceği, Federal Rezerv’in faiz indirimlerinin tam olarak ne zaman başlayacağından çok, bu indirimlerin sırasına ve nihai seviyesine bağlı.
Analistler, piyasanın 2024’teki indirim beklentisinin neredeyse yediden şu anda ikiden aza düşmesine rağmen S&P 500 endeksinin yılın başından bu yana yaklaşık %15 arttığını kaydetti.
“Önemli faktör, ekonominin ve şirket karlarının performansının beklentileri aşması oldu” dediler. “İlk indirimin Eylül ya da Aralık ayında gerçekleşmesinin önümüzdeki on iki ay boyunca bu ikisi üzerinde önemli bir etki yaratması pek olası değil.”
Analistler sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak, yılın ikinci yarısına ilişkin görünümümüzde de belirttiğimiz gibi, faiz indirimlerinin hızı, boyutu ve nihai seviyesine ilişkin tartışmaların bu yaz çok önemli hale gelmesini bekliyoruz.”
Bu durum, yatırımcıların çoğunluğunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve enflasyonda ılımlı bir büyüme, düşük bir ekonomik gerileme ihtimali ve sıfır ila iki faiz indirimi senaryosu öngördüğü 2024 yılının geri kalanı için ekonomik koşullara ilişkin genel beklentiyi yansıtmaktadır. Ancak analistler, 2025 yılı ve sonrası için ekonomik büyüme, enflasyon, hükümet harcamaları ve vergilendirme politikaları ile Federal Rezerv’in faiz indirimlerine ilişkin potansiyel sonuç aralığının önemli ölçüde daha geniş olduğunu gözlemledi.
Özellikle faiz oranı değişikliklerinin sırasına ilişkin bu tartışma, raporda belirtildiği gibi üç temel nedenden ötürü gelecekteki yatırım performansını tahmin etmek için çok önemlidir.
İlk olarak, 10 yıllık ABD devlet tahvillerinin getirisi, piyasanın uzun vadeli ortalama federal fon oranına ilişkin beklentilerindeki değişikliklere paralel olarak hareket ettiğini göstermiştir; bu da Federal Rezerv’in faiz oranlarında beklenen indirimlerde yapılacak herhangi bir ayarlamanın bu 10 yıllık tahvillerin getirisini de benzer şekilde etkileyebileceğini göstermektedir.
İkinci olarak, uzun vadeli ortalama federal fon oranı (genellikle r* olarak adlandırılır) ve para politikasının mevcut kısıtlama derecesi hakkında devam eden tartışma önemlidir. Bu konudaki görüşler büyük ölçüde farklılık göstermekte, bazıları politikanın çok kısıtlayıcı olmadığını iddia ederken, diğerleri uzun vadeli ortalama oranın %3’e yakın olduğunu savunmaktadır.
Analistler, “ABD ekonomisinin mevcut gücü şu an için ilk görüşü destekliyor, ancak ekonomik büyümedeki hızlı bir düşüş konsensüsü ikinci görüşe doğru kaydırabilir” açıklamasında bulundu.
Üçüncü olarak, Federal Rezerv’in gelecekteki faiz oranı düşüşlerinin modeline ilişkin kesin bir stratejisinin olmaması, önemli piyasa dalgalanmalarına yol açabilecek bir faktördür.
Federal Rezerv’in “nokta grafiği” olarak bilinen projeksiyonları, fon oranı Aralık 2026’da %3 ila 3,25 arasında olana kadar kademeli bir dizi düşüşe işaret etse de, Federal Rezerv’in ekonomik büyüme ve enflasyon tahminlerindeki değişikliklere nasıl uyum sağlayacağı hala belirsizliğini koruyor.
Ekonomik koşullar değiştikçe, faiz oranlarındaki düşüş beklentilerinde önemli dalgalanmalar meydana gelebilir ve bu da finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açabilir.
Bu makale AI teknolojisinin yardımıyla üretilmiş ve çevrilmiştir ve bir editör tarafından gözden geçirilmiştir. Daha fazla bilgi için lütfen Hüküm ve Koşullarımıza bakın.